Yıl 2004… Temmuz-Ağustos ayları… Liseden mezun olalı 2 yıl olmuştu. Baktım örgün öğretimi kazanamıyorum, açıköğretime kaydoldum. O sıralar acikogretimler.net isimli bir sitenin reklamını görmüştüm bir sitede. Siteye girdim, 300 tane üyesi vardı. Yeni bir site olduğu belliydi. Kaydoldum. Sitedeki ortam hoşuma gitmişti. Forum ortamında açıköğretim ile ilgili öğrenciler arasında bilgi alışverişi yapılıyordu. Ben de bu ortama katıldım. 2-3 ay kadar sonra site yöneticisi ile arkadaş oldum, siteyi geliştirmeye başladık. Bir çok siteye reklamlarımızı ekledik, bu sayede beni önce forum moderatörü ve daha sonra da site admin’i olarak görevlendirdi. Bir anda sitedeki üye sayısı 1 ay içinde 300’den 5200’e fırladı. Bir gün site üzerinden bir bayandan bana mesaj gönderildiğini gördüm. Mesaja baktığımda açıköğretim ile ilgili merak ettiği soruları sorduğunu gördüm. Her üyeye yaptığım gibi ona da cevap verdim. Sınav zamanı yaklaştığı için birkaç soru daha sordu. Birkaç gün sonra bu bayanın beni msn listesine eklediğini bildirir bir bilgilendirme mesajı aldım. Ben de onu ekledim. Bu bayan sürekli açıköğretim ile ilgili bir şeyler soruyordu.Sorduğu sorulardan birine “bunu açıköğretimin yetkili memurlarına sorarsan daha ayrıntılı bilgi alabilirsin” diye cevap vermiştim. Mesaja hemen cevap geldi, “ben sizi açıköğretimden yetkili bir memur sanmıştım” dedi. Ben de açıköğretim yetkilisi olmadığımı kendisine söyleyince “çok utandım ” cevap geldi ve karşılıklı gülüşmelerle beraber resmiyet tamamen ortadan kalkmış oldu. Böylece onun gereğinden fazla saf olduğunu öğrendim. Söz konusu kız kanıma girdi o gün… Birbirimizi kısaca tanıttıktan sonra zamanla sanal olarak dertleşmeye başladık.Bu durum daha sonra karşılıklı olarak msn üzerinden resim göndermeye, sonra telefonları vermeye, daha sonra da ev adreslerini vermeye kadar gitti. 1 yıl boyunca istisnasız her gün beni arıyordu ancak ben o sıralar yaşadığım bir kötü olay nedeniyle bunalımdaydım ve kendisine karşı güvensizlik hissediyordum.Kendisinin de yardımıyla 1 sene sonra bu ağır bunalımı anlattım ve ben de onu her gün aramaya başladım. Geçen 1 yıl boyunca hep o beni aramıştı, sonraki 1 yıl boyunca da her gün ikimiz de birbirimizi aramaya başlamıştık. O zamanlar Webcam olayı yeni yeni ortaya çıkmış, herkes hevesle görüntülü konuşmanın zevkini yaşamaya başlamıştı. Biz de “neden olmasın?” diyerek her fırsatta karşılıklı Webcam açmaya başlamıştık.3’üncü yılın başlarında önce o beni Webcam aracılığıyla anne ve babasıyla tanıştırmıştı, sonra da ben onu kardeşimle tanıştırmıştım. Tüm bunlar kesinlikle hiçbir şekilde planlı değildi, her şey olağan akışına bırakılmıştı. İkimiz de çok mutluyduk ve birbirimizin kopyası olduğumuzun farkındaydık. Bir gün Webcam açma meselesinden dolayı tartışmış bulunduk ve bana “başka birine kamera açtım” dediğinde benim kıskanarak sinirlenmem üzerine kavga ettik. Bu olay sonucunda 3 ay kadar hiç konuşmadık. Bir gün kendisine mail gönderdim, halini hatırını sordum. Bana,zor günler geçirdiğini, eski erkek arkadaşının Hıristiyan olduğu için ailesinin bu kişiyle evlenmeye razı olmadığını düşündüğünü ve bu sebeple kendisiyle evlenemediğini, erkek arkadaşının başka bir kızla evlendiğini,1 çocuğunun olduğunu ve daha sonra boşandığını, boşanan erkek arkadaşının kendisine geri döndüğünü ancak kendisinin bu durumu kabullenemediğini söyledi. Bu vesile ile tekrar barışmış olduk ve sırlarımızı paylaşmaya devam ettik. Samimiyet ilerleyince 3 yılın sonunda yüzyüze görüşmeye kadar verdik. Bir sonbahar akşamı onun yanına gittim, hayatım boyunca yaşadığım en harika haftasonunu geçirdim onla.O güne kadar ona hep dost gözüyle bakmıştım ancak o güzelliği görünce işin boyutu değişti. Barbi bebek gibiydi, 155 boyunda 45 kilo ağırlığında, sarı tenli, sarı saçlı, yeşil gözlü biriydi. Özel üretim olduğu her halinden belliydi. Bu kızı artık iyice kafaya takmıştım, aşık olmuştum. Bu olaydan birkaç ay sonra her genç gibi askerlik görevimi yapmak üzere birliğime teslim oldum.Dağıtım iznimin bitişi, kızın doğum gününden 1 gün sonrasına denk geliyordu. Kendisine bir jest yaparak birliğime teslim olmadan 1 gün önce doğum günü hediyesi olarak işyerine bir demet gül gönderdim ve bana telefona açarak çok sevindiğini,bu jest sebebiyle herkesin kendisini kıskandığını ve kendisinin de mutluluktan ağlamak üzere olduğunu söyleyerek teşekkür etti.Askerliğin bitmesine 7 ay kala bir gün çok fazla aşka gelerek kendisiyle askerden sonra evlenmek istediğimi ona telefonda söyledim.Böyle bir şeyin olamayacağını belirterek reddetti. Fazla değil, keşke 7 ay sonra askerlik bitince bunu farklı bir şekilde söyleyebilseydim eminim şu anda çok farklı ve mutlu bir hayatım olacaktı. Bu görüşmeden kısa bir sonra kendisini tekrar aradığımda bana biriyle evlenmek üzere olduğunu söyledi.O an onu tamamen kaybettiğimi,hayatımdan bir yıldız geçtiğini anladım. Şu anda biliyorum, O, 16 Ağustos 2009 Pazar günü evlendi ve şu anda farklı bir soyada sahip… Ne diyeyim, Allah mesut etsin.Belki de geçen gün İstanbul’a yağan yağmur, onun için döktüğüm gözyaşlarıdır.Ben ağladım, gök de ağladı.Ama özür dilerim, yanlış hedefi vurdu, biraz daha, biraz daha yakına yağsaydı keşke…